We stand with the Guerrilla!


Our comrades in the tunnels of Zap and Metîna are fighting against the occupying Turkish army - we call on all our friends to show them we stand by their side!

18 ve 19 Temmuz’daki eylemlilik günlerine çağrı

Biz, Women Defend Rojava (Kadınlar Rojava’yı Savunuyor), Internationalist Commune (Enternasyonalist Komün), Make Rojava Green Again ve RiseUp4Rojava (Rojava için Ayağa Kalk) platformları olarak; sömürgeciliğe, faşizme, ataerki ve kadın kırımına, ekolojik yıkıma ve dünyanın her yerindeki bütün baskı biçimlerine karşı herkesi 18 ve 19 Temmuz’daki küresel eylemlilik günlerine çağırıyoruz. Dünyanın her yerinde, yaratıcı biçimlerde gösteriler düzenleyecek, işgaller ve blokajlar gerçekleştirecek, protesto edeceğiz ve müşterek antifaşist mücadelemizi omuz omuza vererek, bizleri onurlu ve özgür yaşamaktan alıkoyanlara onlar hakkında ne düşündüğümüzü göstereceğiz. Bu nedenle, herkesi, her yerde bu eylemlilik günlerine katılmaya ve eylemliliklerini bizimle paylaşmaya çağırıyoruz!

Biz DEVRİM İÇİN AYAKLANIYORUZ!

Ortadoğu’da ve dünyanın her yerinde devrim kazanacak – faşizm yenilecek.

Yaşasın enternasyonal dayanışma!

PDF: tr_Call by Women Defend Rojava, Internationalist Commune and RiseUp4Rojava_18-19 July2020

Devrim için Ayağa Kalk! / RiseUp 4 the Revolution

-Sömürgeciliğe, Faşizme, Ataerki ve Kadın Kırımına, Ekolojik Yıkımlara ve dünyanın her yerindeki bütün baskı biçimlerine karşı-

19 Temmuz: Rojava devriminin 8, Nikaragua devriminin 41 ve İspanya devrimin 84’üncü yıldönümleri

19 Temmuz bütün dünya için önemli bir gündür; sadece tarihsel olarak değil, içinde yaşadığımız anda, şimdiki zamanımızda da önemlidir; faşizme karşı savaşan ve içinde yaşamak istediğimiz dünyayı kurmakta olan herkes için önemlidir!

8 yıl önce, 19 Temmuz’da, 21. yüzyılın en büyük devrimi, günümüzün faşizmine karşı önüne geçilemez bir atılımla Kobane, Rojava’da başladı. Rojava Devrimi, Suriye’nin diğer kısımları, daha geniş ölçekte Orta Doğu coğrafyası ve hatta bütün dünyada umudun habercisi oldu. Bu devrimlerin özünde ise kadın özgürleşmesi yer alır. Rojava bir kadın devrimidir. Abdullah Öcalan’ın demokratik konfederalizm önermelerine dayanarak radikal-demokratik, toplumsal-ekolojik, kadınların özgürleştiği bir toplumun ve gerçekliğin nasıl olabileceğinin örneğidir. Burada, Rojava’da, kadınların, gençlerin, etnik ve dini azınlıkların nasıl yaşayacaklarına otonom konfederal yapılar içerisinde örgütlenerek kendilerinin karar verdikleri, bir araya geldikleri ve, -küresel direniş hareketi ile birlikte-, on yıllardır bizleri baskı altında tutan güçler karşında başarılı oldukları bir gerçeklik yaşanıyor.

Eğer ayağa kalkarsak ve birlikte mücadele edersek, aramızdaki bağları keşfedip, yek diğerimizden sürekli olarak öğrenmeye devam edersek ve geçmiş ile şimdinin bütün devrimlerini kendimizin kılabilirsek zafere ulaşabileceğimizi tarih bize öğretti!

Dolayısıyla bugün, 1979 yılında faşizme karşı Nikaragua’da kazanılan zaferi de kutlayalım. Faşist Somoza ailesinin askeri diktatörlüğü, uzun ve çetin bir mücadelenin ardından 19 Temmuz 1979’da yıkıldı ve özellikle de eğitim ile tarım alanlarında muazzam gelişmeleri ortaya çıkartacak olan sosyalist politikaların önü açıldı. Hem Nikaragua devrimi hem de Rojava devrimi, ikisi de ideolojik ve pratik olarak hem geçmiş devrimlerden hem de çağdaşları olan devrimlerden ilham alarak, enternasyonalizm mirasının ve faşizme karşı ortak mücadele geleneğinin takipçisi oldular.

Milliyetçi hareketin İspanya’da kalkıştığı faşist darbe girişimine karşı 19 Temmuz 1936’da başlayan işçi sınıfı ayaklanmasını da asla unutmayacak ve izlerinden yürümeye devam edeceğiz. Halkın elindeki silahlarla, işçi sınıfı faşizmi büyük şehirlerde yendi ve Katalonya ile Aragon’da toplumsal devrimi ilan etti. Bu destansı direniş ve elli bin gönüllü savaşçısıyla Enternasyonalist Tugayların ortaya koyduğu müşterek enternasyonalist mücadele, bizim bugünkü mücadelemiz için bir örnek ve ilham kaynağıdır.

Bugün, dünyanın her yanından yüzlerce gönüllü Rojava’daki devrimci mücadeleye katılıyor. Öğrenmeye ve artık hiçbir yerde faşizmin var olamayacağı bir dünyayı kurmak için cins özgürleşmesini temel alan, günümüzdeki baskıcı sistemi şekillendirenin ataerkinin tarihsel gelişimi olduğu yaklaşımını benimseyen, kadın devrimine katılmaya geliyor. Küresel direniş hareketiyle birlikte faşizme karşı ortak bir mücadelenin içindeyiz. Enternasyonalist Tugayların; Cezayir, Küba, Nikaragua, Vietnam’da sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı verilen mücadelenin; kapitalist moderniteye ve emperyalizme karşı dünyanın her yerinde, tarih boyunca karşımıza çıkan sayısız ayaklanmanın izinde ilerliyoruz. Biliyoruz ki ataerkil zihniyetin üstesinden gelmeden ne kapitalizmi ne sömürgeciliği ne de faşizmi yenebiliriz.

Günümüzde Kapitalist Moderniteye karşı Demokratik Modernite

Günümüzde birbiriyle çatışmakta olan iki temel sistem mevcut; faşizmin yükselişini destekleyen kapitalist modernite ile özgürlük sevdalısı, kapitalizm, emperyalizm ve ataerki karşıtı dünya çapında örgütlenen enternasyonalist güçler! Bugün, Ortadoğu’daki kapitalist modernite ve faşizm, bütün küresel destekçileri, özellikle de ABD emperyalizmi ve daha geniş ölçekteki uluslararası koalisyon ile NATO sayesinde, İŞİD ve faşist Türk devleti formuna bürünmüş halde karşımıza çıkıyor. Fakat demokratik modernite kuvvetleri, gençlerin, kadınların, ezilenlerin ve etnik azınlıklar ile emekçilerin öncülüğünde, katliam girişimlerini ve işgali kabul etmiyor ve içinde yaşamak istediğimiz alternatifi inşa etmeye, onun için savaşmaya devam ediyorlar!

Özellikle de sömürgeciliğin ve faşizmin yükselişe geçtiği ve açık bir şekilde dünyanın her yerinde ulus devletlerin ayrılmaz bir parçasına dönüştükleri, Covid-19’u dahi otoriter yöntemler uygulamak ve iktidarlarını sağlamlaştırmak için bahane haline getirdikleri zamanlarda;

ABD’de George Floyd’un öldürülmesinde, Almanya’daki Hanau şehrindeki ırkçı saldırılarda ve dünyanın dört bir yanında sınırlardaki, kamplardaki mültecilerin durumunda gördüğümüz gibi, ırkçı polis şiddetinin, ırkçı saldırıların ve yabancı düşmanlığının dünyanın her yerinde yükseldiği zamanlarda;

Geçen günlerde Türk devletinin kadınların öz örgütlülüğü ve özgürleşmesi için mücadele yürüten kadın aktivistleri öldürdüğü Kobane’deki bombardımanlarında gördüğümüz gibi, kadın kırımının bir devlet pratiği haline geldiği, ataerkil zihniyetin dünyanın her yerinde her gün kadınları ve ikili cinsiyet sisteminin dışında kalan insanları katlettiği zamanlarda;

Gezegenimizin ekolojik tahribatının devasa boyutlara ulaştığı, kapitalizmin kar hırsının insanların ve gelecek kuşakların toplumsal ihtiyaçlarının önüne geçtiği zamanlarda;

İşte böyle zamanlarda, küresel direniş hareketi olarak biz DEVRİM İÇİN AYAKTAYIZ!

Özgürlüğe ve insanlığa sevdalı güçleriz biz ve yalnızca saldırılara değil, hayalini kurduğumuz alternatifi inşa etmek için de direniyoruz. İnsanlık, onur ve özgürlük mücadelesinde düşenlerin, daha iyi bir dünya için canını verenlerin izinde yürüyor ve mücadelelerini kendi mücadelemiz kılarak anılarını yaşatıyor, onların yolundan yürümeye devam ediyoruz.

Bu nedenle, biz, Women Defend Rojava (Kadınlar Rojava’yı Savunuyor), Internationalist Commune (Enternasyonalist Komün) ve RiseUp4Rojava (Rojava için Ayağa Kalk) platformları olarak; sömürgeciliğe, faşizme, ataerki ve kadın kırımına, ekolojik yıkıma ve dünyanın her yerindeki bütün baskı biçimlerine karşı herkesi 18 ve 19 Temmuz’daki küresel eylemlilik günlerine çağırıyoruz. Dünyanın her yerinde, yaratıcı biçimlerde gösteriler düzenleyecek, işgaller ve blokajlar gerçekleştirecek, protesto edeceğiz ve müşterek antifaşist mücadelemizi omuz omuza vererek, bizleri onurlu ve özgür yaşamaktan alıkoyanlara onlar hakkında ne düşündüğümüzü göstereceğiz. Bu nedenle, herkesi, her yerde bu eylemlilik günlerine katılmaya ve eylemliliklerini bizimle paylaşmaya çağırıyoruz!

Biz DEVRİM İÇİN AYAKLANIYORUZ!

Ortadoğu’da ve dünyanın her yerinde devrim kazanacak – faşizm yenilecek.

Yaşasın enternasyonal dayanışma!

Scroll to Top